Bugün çoğu insanın yanlış yorumladığını gözlemlediğim bir kavram hakkında yazmaya karar verdim.
Kader.
Çoğu insan, kaderi gidilen tek bir yol olarak düşünüyor. Kaderi gitmek zorunda olduğumuz, seçim şansımızın olmadığı bir yol olarak görenler maalesef çok fazla. Bu da insanları çabalamaktan alıkoyuyor. Sonuçta hareket etseniz etmeseniz de gideceğiniz yer aynıysa neden yorulasınız ki? Otursanız da aynı, hareket etseniz de aynı… Kimin iyi kimin kötü olacağına o tek çizgi karar veriyor zaten. Kötü insanların da sorumluluk almasına hiç gerek yok. Çünkü kaderi böyleymiş. Onun yolu buymuş. Kötü olmak. Peki gerçekten böyle mi? Kader dediğimiz şey yürümek zorunda olduğumuz bir çizgi mi? Üstelik Kur’an-ı Kerim sürekli “Başınıza gelenler kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizin sonucudur.” derken kader gitmek zorunda olduğumuz tek bir çizgi gerçekten? Yoksa çoğunluğun kader anlayışı gerçeği yansıtmıyor mu?
Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizle yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki ALLAH birçoğunu da bağışlar.
(Şûrâ Suresi-30. Ayet)
İhtimaller ve Kesinlik
Mevlâna’nın kaderi anlatan muhteşem bir sözü var.
“Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.”
Mevlâna, ihtimallerden bahseder. İhtimaller kesinliği göstermez, onlar sadece olasılıktır. Onlar gerçekleşe de bilir gerçekleşmeye de bilir. Bu da işte tamamen bizim davranışlarımıza, seçimlerimize, kelimelerimize, dualarımıza bağlıdır.
ALLAH’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü, kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti.
O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye ALLAH insanlara böyle misaller getirmektedir. Kötü sözün misali de kökü yerden sökülmüş, ayakta duramayan kötü bir ağaçtır.
ALLAH sağlam söze iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sağlam tutar; ALLAH zalimleri de şaşırtır ve ALLAH dilediğini yapar.
(İbrahim Suresi, 24-25-26-27. Ayet)
Kader dediğimiz kavram tek bir yoldan ibaret değildir. Bir insan için belirlenmiş milyonlarca yol, milyonlarca olasılık vardır. Hepimiz için belirlenmiş milyonlarca ihtimal vardır. Hangi ihtimali kesinlik haline getireceğimiz bize kalmıştır. Kullandığınız kelimelerle, ettiğiniz dualarla olasılığınızı kaderiniz yaparsınız. Yani tüm sorumluluk size aittir.
“Dua kader değiştirir”
-Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)
Kur’an-ı Kerim ölüm tarihinin bile değişebileceğini söyler.
Kendisine ömür verilenin de ömrünün uzatılması da ömründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta yazılıdır. Şüphe yok ki bu, ALLAH’a göre kolaydır.
(Fatır Suresi, 11. Ayet)
“Sadaka ömrü uzatır.”
-Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)
Ömrünüzün bile uzayıp kısalabileceği bir sistemde gerçekten de tek bir yol üzerinde yürüdüğünüze mi inanıyorsunuz?
ALLAH vermeyeceği şeyi hayal ettirmez, derler. Mutlaka duymuşsunuzdur. Bu hayal ettiğiniz her şey gerçek olacak demek değil. Bu hayal ettiğiniz her şey gerçek olabilir demek. Sizin için belirlenmiş olasılıklarınızdan birinde olmasaydı onu istemez, onun hayalini kurmazdınız. Fakat hayal kurmak yeterli değildir. O olasılığı kesinlik haline getirmek için doğru kelimeleri seçmeli, doğru duaları etmeli, doğru seçimleri yapmalı ve her şeyden önce iyi bir insan olmalısınız. Hayal ettiğiniz şey mümkündür fakat mümkünatı gerçek kılmak çabanıza bağlıdır. Kader dediğimiz kavram budur. İnceliklerle dolu muhteşem bir yaratım sistemi olduğunu anlayıp ona uyduğumuzda hem kaderi anlar hem de yaşamımızı ALLAH’ın izin verdiği ölçüde hayal ettiğimiz gibi şekillendirebiliriz.
Velhasıl, kaderi anlatan en iyi söz belki de şudur.
“Hiçbir şey kesin değilken her şey mümkündür.”