Alchemy of Souls, ilk sezonuna âşık olduğum ikinci sezonu içinse “Olmasaydı da olurmuş.” dediğim dizi. İkinci sezon daha çok çekilmek için çekilmiş gibiydi. Maalesef ikinci sezonda değişen kadın başrol oyuncunun performansını da beğenmedim. Hikâye açısından bakıldığında değişen başrol gayet mantıklı ama ne performans açısından ne de kimya açısından beklentimi karşılayamadı. İkinci sezon için sağlam bir konu da yoktu bence. Yani onlar çekmiş olmak için çekmiş ben de izlemiş olmak için izlemiş gibiydim…
Benim spoilersız yorumum buraya kadar… Dizileri spoilersız yorumlayabilmek gerçekten çok zor iş. O yüzden bundan sonrası büyük ihtimalle spoiler içerecektir. Gerçi içermeye de bilir bilemiyorum. Ama bir dizi spoilersız nasıl yorumlanabilir ki? Yani sonuç olarak aşağıdaki yorumumun spoiler içerme ihtimali var. Ona göre okuyunuz efenim 😊
Evet, ikinci sezonu beğendiğimi söyleyemem ama beğenmememe rağmen çok duygulandığım bir sahne var.
2. sezonun 8. bölümünde Naksu’nun “Artık seni bekleyemem.” dediği sahneyi o kadar çok seviyorum ki… O sahneye cidden bayılıyorum. “Gerçekten ondan çok hoşlandım. Onun beni sevdiğinden daha çok sevdim onu. Ama bunu ona söylemeye hiç fırsatım olmadı.” dediğinde gözlerim doldu. Çünkü bu kısım ilk sezonki Naksu’yu getirdi aklıma. Onun yavaş yavaş değişimi, aşık oluşu ve aslında gerçekten Jang Uk’u çok sevişi ama bunu tam anlamıyla belli edememesi… Tabii buradaki oyunculuklar da çok iyiydi. O yüzden kolayca etkilendim. 2. sezonun en sevdiğim belki de tek sevdiğim sahnesi bu.

İkinci Sezon Senaryo Yorumu
Bu sahneyi bir kenara koyarsam ikinci sezonda senaryo açısından baktığımızda da aşkı sağlam bir şekilde işleyip gösteremediler bence. Hem senaryoda hem de kimyada büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Go Yoon Jung çok güzel bir kadın. Onunla ilgili tek bir söz bile söyleyemem. Ama Lee Jae Wook ile yeterli bir uyum yakalayamadılar gözümde. Uyumu cinsel çekim olarak yorumlayan biri değilim. Senaryo da bir çiftin uyum yakalamasında büyük etken bence ve ben ikinci sezonun senaryosunu maalesef beğenemedim. Ve tabii ki Jung So Min’e çok alışmışım. Muhteşem bir oyunculuğu vardı ve Naksu’nun karakterinin değişimini bize enfes bir şekilde göstermişti.
İkinci sezonda Naksu Naksu gibi değildi zaten ve bu da beni çok rahatsız etti. En azından eski gücüne ulaşsaydı falan ama o da olmadı. Karakter gelişimi göremedik ikinci sezonda. Finali de beğenmedim. Kalbim kırık… Ayrıca kalbim güzel bir hatırlama sahnesi olmamasına da kırık. İkinci sezon çok başka olabilirdi bence. Son sezon benim için hayal kırıklığı oldu maalesef.
İkinci sezon neden hayal kırıklığı oldu peki? Çünkü öyle bir ilk sezona böyle bir ikinci sezon yakışmadı da ondan. İkinci sezonu bu kadar çok eleştirmemin sebebi ilk sezona deli gibi âşık olmam. İkinci sezondan da ilk sezondaki kaliteyi bekledim ama maalesef bulamadım. Tabii ki tüm bunlar dizinin kötü olduğunu söylüyorum demek değil. Aksine dizi çok iyiydi. İkinci sezona rağmen çok iyiydi, evet. İlk sezon o kadar güzeldi ki ikinci sezondaki eleştirilerimi önemsiz kılıyor gözümde.

İlk Sezon Yorumu
Evet, şimdi ilk sezona gelebiliriz.
Kendini bulma temalı hikayelere bayılıyorum. Güçlü kadın izlemeye bayılıyorum. Güçlü kadının aşka düşüşünü izlemeye bayılıyorum. Kadınla erkeğin arasında cinsel çekim dışında dostluk odaklı bağın kurulmasına da bayılıyorum. Ve tüm bu bahsettiğim şeyler bir dizide varsa o diziye âşık oluyorum. Alchemy Of Souls’a âşık oldum gerçekten de. İlk sezon o kadar güzeldi ki ilk sezonun muhteşemliğini anlatacak kelime bulmak da kolay değil. Hem büyü mevzularını mantığa oturtarak çok güzel bir şekilde anlattılar hem aşkı çok güzel işlediler hem kötülere sövdürdüler hem dostluk gösterdiler hem makul bir şekilde aşk üçgeni izlettiler hem de teknik açıdan başarılı bir dizi sundular. E daha ne olsun?

Dizinin çok sağlam bir hikayesi vardı bence. Hiçbir bölümü boş değildi. (İlk sezon için söylüyorum bunu tabii.) Her bölümü bir sonraki bölümü izleme isteği uyandırıyordu. Bazı şeyleri değiştirmek için gösterilen çabayı da izlemek çok keyifliydi. Karakterlerin çabasını izlemeyi seviyorum. Kendilerine sunulan hikâyeyi kabullenmeyen onu değiştirmek için uğraşan karakterleri seviyorum. İntikam duygusunu izlemeyi de seviyorum. Tüm bunları hesaba kattığımızda Alchemy Of Souls’u sevmesem garip olurdu zaten. İlk sezonu çok ama çok iyiydi.
Ayrıca bu dizinin müziklerinin yeri de ayrı bende. Aching ostunu çok sevdim mesela. Arada açıp açıp dinliyorum. Hatta şimdi açıp yeniden dinleyeceğim. Müzikler açısından da benden tam puan aldı. Fazlasıyla sevdiğim, ikinci sezonunu eleştirdiğim ama genel olarak beğendiğim bir dizi oldu Alchemy Of Souls. İkinci sezonu bir daha gözüme gözükmesin ama ilk sezonunu tekrar izlerim, evet. İyi ki izlemiş dediğim dizilerin arasında kendisi.