Su hakkında yazma düşüncesi beni hem aşırı mutlu ediyor hem de bu bana büyük bir sorumluluk veriyor gibi hissediyorum. Henüz tam anlamıyla çözdüğüm bir varlık değil Su, öncelikle onu söyleyeyim. Yani aslında Su hakkında yazmaya yetkim varmış gibi hissetmiyorum. Araştırmaya devam ettiğim, öğrenmeye çalıştığım, sırlarını hayatıma katmaya çalıştığım bir varlık Su. Hani bence bir konu hakkında yazıyorsak onu tam anlamıyla bilmeliyiz. Öyle düşünüyorum. Mesela kader hakkında bir sürü şey yazabilirim, saatlerce konuşabilirim. Söylediklerimin aksini iddia eden her türlü argümana cevap verebilirim. Çünkü çok şükür kaderi ana hatlarıyla biliyorum artık. Ama Su’yu ana hatlarıyla bile bildiğimden emin değilim. O yüzden bu yazı Su Hakkında bir yazıdan ziyade Su ile yazmaya çalıştığım özet bir yazı olacak. Bu zamana kadar kendisi hakkında neler düşündüm, neler öğrendim onlardan bahsetmeye çalışacağım. E o zaman başlıyorum 😊
SU ÜRETMEMİZ İMKANSIZDIR
Bence öncelikle Su’yun üretiminin imkânsız olduğunu bilmeliyiz. Kimse Su üretemez. Bilim insanları Su üretemez. Üretemeyecekler de. O yüzden zaten herkes “Su’yumuzu dikkatli kullanalım.” diye bas bas bağırıyor. Çünkü dünyadaki Su’yu tüketmek demek bu dünyadaki yaşamı tüketmek demek. Çünkü Su üretilemiyor ve üretilemeyecek. Ve dolayısıyla bu dünyadaki Su tükendiğinde dünya yaşamı da son bulmuş olacak.
De ki: “Yeraltı ve yer üstündeki tüm Su’larınız büsbütün çekilip batıp gitse, artık ALLAH’tan başka size kim SU getirebilir?”
(Mülk Suresi, 30. Ayet)
Peki Neden Su Üretilemiyor?
Su’yun formülünü bilmeyen yoktur. İki Hidrojen ve bir Oksijen atomunun birleşiminden oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Fakat bilim insanları bu atomları birleştirerek Su elde edemezler. Çünkü olay bu kadar basit değil. Çünkü bilim insanlarının asla elde edemeyeceği bir şey var Su’da. Su cennetten bir parça taşır ve bilim insanlarının O’na ulaşması mümkün değildir.
Cennetteki haliyle görebildiğimiz tek varlık Su…
Çok enteresan değil mi? Ve aynı zamanda çok mucizevi…
Cehennemlik biri de olsanız Su’yu cennetteki haliyle görüyorsunuz. Gerçi tabii bunu farkında değiller ama ALLAH’ın lütfuna bakar mısınız? Ne kadar kötü bir insan olsanız dahi Su’dan mahrum kalmıyorsunuz.
Tabii bu mahrum kalmayacağınız anlamına gelmiyor. Ya da Su’yun gücüyle yok olmayacağınız anlamına da gelmiyor. Ama ben en temel haliyle ele aldım. Yoksa Firavun’un Su’lar altında kaldığını biliyoruz. Nuh Tufanı gerçeğini biliyoruz. Hak eden cezasını alıyor elbette. Ama yine de o kadar lütuf dolu bir Yaratıcı var ki… Kötü bir insan olsanız dahi belli bir süreliğine de olsa cennetteki haliyle gördüğümüz Su’yu kullanmanıza izin veriyor.
SUYUN GÜCÜ
Su’yun gücü gerçekten de yadsınmaması gereken bir gerçek. Hepimiz en azından bir kere elimizi yakmışızdır diye düşünüyorum. Ve yandığımızda hemen nereye koşarız? Tabii ki de Su’ya. Ateşi ne söndürür? Su. Belki biraz felsefi olacak ama içimizdeki yangını söndürecek yegâne şeyin de Su olduğunu düşünüyorum. Yani Su’yun sırrına ulaşan her türlü derde deva buluyor bence.
Ateş fazlasıyla güçlüdür, doğru. Yakar, yıkar, yok eder. Ama Su, ateşten de güçlüdür. Ateşi söndürebilecek güce sahiptir.
Şeytanın ateşten yaratıldığını biliyoruz. İşte şeytanı alt edebilmenin yolu Su’yun sırrına ulaşmaktan geçer. Yani Öz’ümüzle buluşmanın yolu Su ile mümkündür. Çünkü Öz’ümüz Su’dur.
Tabii Su’yun gücünden bahsederken sadece ateşi söndürmesinden bahsetmeyiz. Aynı zamanda şehirleri yok edebilecek güçtedir. Tek bir tufanla her şey Su’lar altında kalabilir ve kasabalar, şehirler, insanlar yok olabilir. En acı ölüm şekillerinden birinin boğularak ölmek olduğu bilinir. Sakin görünen Su eğer şiddetlenirse sizi mahvedebilir yani. İçtiğiniz Su’yun, sayesinde yaşama tutunduğunuz Su’yun aynı zamanda yaşamınızı kaybetmenize sebep olacak güce sahip olması gerçekten de düşünülmesi gereken bir durum değil midir?
HER ŞEY SUDAN YARATILMIŞTIR
ALLAH, Enbiya Suresi 30. Ayette her canlı şeyi Su’dan yarattığını söylüyor. Her şeyin Su’dan yaratıldığını bize söylüyor. Bu hem Su’yun değerini anlamamız açısından hem de Su’yun canlılığını kavramamız açısından çok önemli bir ayet. Her şeyin Su’dan yaratılması, her şeyde Su olması Su’yun Hak katında ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.
O’nun Arş’ı Su üstündeydi.
(Hud Suresi, 7. Ayet)
Arş’ını bile Su üstünde yapan bir Yaratıcı var. Cennetin altından ırmaklar aktığını biliyoruz. Bu da Su’yun ne kadar özel olduğunu gösteriyor. Su ilk yaratılanların başında geliyor ve Su’yu anlamadan hayatı anlamak mümkün olmuyor. En azından Su’yun ne kadar özel olduğunu bilmeden yaşamamamız gerekiyor.
İçtiğiniz Su’yu hiç düşündünüz mü?
(Vakıa Suresi, 38. Ayet)
En azından bir kere gözlerinizi kapatın ve Su’yu içerken hissettiklerinize odaklanın. İçtiğiniz Su’yu hissetmeye çalışın. Bir kez de olsa Su’suzluğunuzu gidermek için içmeyin. Tadına vararak için.
Su’yun Tadı Var mıdır?
Su’yun tadı olmadığı söylenir. Peki gerçekten yok mudur? Yoksa o tadı açıklayacak kelimeyi mi bulamıyoruz?
Tüm sebzelere, meyvelere tadı nereden gelir sizce?
Su’dan.
Su tüm tatları, tüm kokuları içinde barındıran muhteşem bir varlık. O özel varlığı birden tüm detaylarıyla anlamak mümkün değil zaten. Ama araştırdıkça kendini açan bir varlık Su. Yeter ki öğrenmeye istekli olalım.
Bu kısmı çok uzatmayacağım ama şu bilgiyi bırakacağım buraya.
Tüm bilgiler Su’da kayıtlıdır.
Bence bunun üzerinde düşünmek gerek…
Abdest neden bu kadar önemli mesela? Neden abdestsiz dolaşmamamız gerekiyor? Su’yun gücüyle en yüksek frekansta yaşamamız gerekiyor da ondan. Tüm ibadetler en yüksek frekansta yaşayıp bu dünyada da ahirette de mutlu olabilmemiz için.
SUYUN CANLILIĞI
Bence en önemli konulardan biri de Su’yun canlı oluşu. Su’yun söylenen kelimelere, dinletilen müziklere göre desen değiştirdiği kanıtlanmış. Masaru Emoto’nun bu konuyla ilgili eserleri mevcut. Hatta bu konuyla ilgili çok güzel bir belgesel de vardı sanırım. Gerçi bunun bilimsel olarak kanıtlanmasına ihtiyacımız var mı, emin değilim. Bunu zaten deneyimliyoruz çünkü.
Mesela çiçeğinizi düşünün. Sularken güzel sözler söylediğiniz çiçeğinizin daha güzel açtığına şahit olmadınız mı hiç? Eğer olmadıysanız bunu denememişsiniz demektir. Dilerseniz deneyin. Mesela iki tane aynı çiçekten alın evinize. Birini sularken güzel sözler söyleyin. Tabii diğer çiçek bu sözleri duyamasın, başka bir odada olsun. Onu da düz bir şekilde sulayın. Hiçbir şey demeyin. Aslında kötü sözler söyleyerek de deneyebilirsiniz ama insanın gönlü el vermiyor buna. O yüzden hiçbir şey demeyin. Bu deney sonucunda güzel sözler söylediğiniz çiçeğin hızla açtığına şahit olacaksınız. Aradaki farkı kendi gözlerinizle göreceksiniz zaten.
Bu da içinizdeki Su’yun da kelimelerden etkilendiğini gösterir. Su’yun frekansı sizin frekansınızdır. Sizdeki Su’yun deseni sizin enerjinizi belirler. Bu yüzden güzel kelimeler söylemelisiniz, güzel sözler duymalısınız. Güzel müzikler dinlemelisiniz. Su sesi dinlemelisiniz. Klasik müzik dinlemelisiniz. Yani üzgün olduğunuzda gidip de Müslüm Baba dinlememelisiniz. Müslüm Baba lafın gelişi tabii. Sizi daha da üzecek, efkarlandıracak şarkılar dinlemeyin demek istiyorum. Dinlediğiniz şarkıların sözlerine dikkat edin. Güzel şeyler dinleyin ki içinizdeki Su’yun deseni muhteşem hale bürünsün.
Mevlâna, “Güzel sözler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın.” diye boşuna demiş olabilir mi?
Biraz düşünmek lazım. Bir de tüm bunları Su ile beraber düşünmek lazım.
Su’yun en sevdiği kelime neymiş, biliyor musunuz?
Duyduğunda muhteşem bir desene büründüğü o kelime Besmele imiş.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Abdestinizi alın. Namazınızı kılın. Enerjiniz iyice yükselmiş olacak. Çünkü ibadetler bunun içindir. Sonra ellerinizi açın ve BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM deyin ve hangi konuyla ilgili dua etmek istiyorsanız o konunun Esma’sıyla (ismiyle) ALLAH’a yönelin. Enerjiniz iyice yükselmişken, Su’yunuzun muhteşem bir desene bürünmesini sağlamışken, bu yüksek bilinçteyken ettiğiniz duanın kabul olmama şansı yoktur arkadaşlar. Yaratıcı böyle bir sistem yaratmış çünkü.
Su’yun canlılığına geri dönecek olursak, Su canlıdır, evet. Ama maalesef içtiğimiz Su’lar canlılığını kaybetmiş oluyor. Ve yine maalesef ülkemizdeki içme sularında florür bulunuyor. Bu da epifiz bezine dolayısıyla Ruh’unuzla aranızdaki bağlantıya zarar veren bir durum. Sağlığınıza zarar veriyor zaten ve bu da bilinen bir gerçek. Mesela florür Japonya’da yasaktır. Ve Japonya Canlı Su kavramına gerçekten aşırı önem veren bir ülke. En iyi Su canlandırma cihazları da ya Japon ya da Kore firmasına ait oluyor. Su’yun ne kadar değerli olduğunu biliyorlar ve bunun için çalışmalar yapıyorlar. Keşke Müslüman olduğunu iddia eden ülkelerin de bu tarz çalışmalarını görebilsek…
Su’yun canlılığına geri dönecek olursam içtiğimiz Su’lar canlılığını kaybettiği için Su’yun faydalarından tam anlamıyla yararlanamıyoruz maalesef. Bu yüzden de Su’yu canlandırmamız gerekiyor. Su’yu nasıl canlandırabileceğimizden bahsedeceğim ama önce Su’yu canlı içmenin yararlarından bahsedeyim.
En önemli katkısı Ruh’unuzla çok güçlü bir bağ kurmanızı sağlar. Bu da rüyalar aleminde bilinçli olmanıza imkân tanır. Tabii önce rüyalarınızı hatırlamaya başlarsınız, sonra bilinçli hareket edip o aleme uyanmayı da başarırsınız ALLAH’ın izniyle. Mesela köy ortamında yaşayan, Su sesiyle bir arada olan ve kaynağından buz gibi Su tüketen insanlar rüyalarını çok net hatırlarlar. Bunlar hep Su’yun katkıları işte…
Ve tabii ki bağışıklık sisteminiz güçlenir. Çünkü frekansınız yükselir. Enerjiniz yükselince her şey sizi en mutlu edecek şekilde gelişir zaten. Çok daha sağlıklı, çok daha mutlu olursunuz. Cildiniz parlar. Her anlamda sağlıklı, mutlu olursunuz. Çünkü Ruh’unuzla bir olursunuz. Bu sayede de frekansı yüksek, kendi değerini bilen, bağışıklık sistemi güçlü, rüyalarıyla barışık muhteşem bir birey olursunuz.
Evet arkadaşlar, Canlı Su içmek bu kadar önemli ve etkili.
SUYU NASIL CANLANDIRABİLİRİZ?
Bunun için Su Canlandırma Cihazları mevcut. Alkali Su İyonizeri diye de geçiyor. Önerim eğer alacaksanız bir Japon ya da Kore firması seçin. Ben böyle bir cihaz kullanıyorum ve çok memnunum. Ama böyle bir cihaz satın almadan önce kuvars taşıyla canlandırıyordum ve ondan da çok memnundum. Sadece tam anlamıyla canlandırdığını düşünmüyorum. Evet canlandırıyor kesinlikle. Diğer Su’lar gibi olmuyor ama tam anlamıyla da canlanmıyor sanki. O yüzden alabiliyorsanız Su canlandırma cihazı alın bence.
TOPARLAYALIM
Su’yu anlatırken çok daha fazla detay vermek gerekir tabii. Keşfettiğim ama buraya yazmadığım bilgiler de var çünkü onları yazmaya haddim olmadığını düşünüyorum. Bazı bilgileri kavrarsınız ama anlatamazsınız ya, öyle bilgiler işte.
Bence kişi Su’yu kendisi araştırmalı ve keşfetmeli. O bilgileri ararken ve bulurken yaşadığınız mutluluk anlatılmaz yaşanır cinsten çünkü. Her iyi insanın deneyimlemesi gerektiğini düşünüyorum. Ve öğrenecek çok şey var. Peygamberler boşuna çöllere gelmedi. Çünkü bir şeyin değerini o olmadığında daha iyi anlarsınız. Çöllerdeki Su eksikliğini düşünürsek ve Su’yun değerini anlamamız gerektiğini de hesaba kattığımızda peygamberlerin neden çöllere geldiğini algılamak zor değil.
Bence Su’yu içmeden önce Besmele çekin ve sonra o Su’yu içebildiğiniz için teşekkür edin. Su içebilmeniz şükür sebebi çünkü. Su’yu her anlamda hayatınıza katın. Ne kadar mucizevi olduğunu düşünün. Bu bilinçle kullanın. Ve mucizelerle dolu bir hayatı yaşayın, yaşayalım!