HAYATA DAİR

NİSA SURESİ 34. AYET YORUMU

İslamiyet’in maalesef çok yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Aslında düşünmekten çok bunu görüyorum. Bu kadar muhteşem bir din ancak bu kadar yanlış anlaşılabilir ve anlatılabilirdi herhalde…

Yanlış anlaşılan, yanlış yorumlanan ayetlerin başında da Nisa Suresi 34. Ayet geliyor. ALLAH’ın “Kadınları dövünüz.” dediği iddia ediliyor. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? ALLAH’ın bunu dediğine nasıl inanabilirsiniz ve insanları da buna inandırabilirsiniz? Bu bariz kötülük. Ama bu kötülük üzerinde çok konuşmayacağım. Onun yerine Nisa Suresi 34. Ayeti elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım.

Öncelikle ayetin doğru çevirisini bırakıyorum buraya.

ALLAH her birine farklı özellikler verdiğinden erkekler kadınları koruyup kollamakla yükümlüdür. Ve bir de erkekler mallarından infak ederler. (İnfak etmek: ALLAH’ın hoşnutluğunu elde etmek amacıyla kişinin kendi servetinden harcama yapması.) İyi kadınlar ALLAH’ın iradesine uyarlar (itaat ederler). ALLAH’ın koruması sayesinde gaybı (gizliliği) korumaktadırlar. Nuşuz yapmaları/ (yasalara uymamaları) konusunda endişelenirseniz onlara nasihatte bulunun. Kar etmezse yataklarınızı ayırın. O da kar etmezse kendilerini uzaklaştırın. Sizi gönülden kabul ederlerse onların aleyhine başka yol aramayın. Şüphesiz ALLAH Aliyy’dir (yücedir), Kebir’dir (büyüktür.)

Her şeyden önce Arapçanın çok kapsamlı bir dil olduğunu algılamamız gerekiyor. Arapçada bir kelime birden fazla anlama gelir. Doğru anlamını bulmak için cümle içindeki kullanımına bakarız. Bu sayede de o kelimenin hangi anlamda kullanıldığını anlarız.

Ayetin başında kavvam kelimesi geçiyor mesela. Kavvam birçok anlama gelen bir kelime. Kavvam; sorumluluk alan, idare eden, yöneten anlamına geldiği gibi koruyup kollayan, gözetleyen anlamına da gelir. Peki burada hangi anlamı kullanılmıştır? Dikkatle incelendiğinde bu ayette koruyup kollayan, gözetleyen anlamının kullanıldığı görülür. Erkekler kadınları koruyup kollamakla yükümlüdür.

Kadının Yaratım Sırrı

Bunun sebebini yine Kur’an-ı Kerim çok güzel açıklar. Kadınların ne kadar özel yaratıldığını Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla okuyunca anlamamak mümkün değildir. Bundan bahsetmeye kalksam zaten bir roman yazmış olurum herhalde. Kadınlara verilen değer o kadar başka ki… Bunu anladığınızda kadınsanız kadın olarak yaratıldığınız için şükrediyorsunuz, eğer erkekseniz de hayatınızdaki iyi kadınların varlığına şükredip onların mutluluğuyla mutlu oluyor ve onları mutlu ettikçe Rabbinize yakınlaşıyorsunuz. Bunun istisnası yok. Yaratım sistemi bu ve ALLAH bunu zaten kitabında açıklıyor. Açıkladığını da yaşıyoruz. Bu toplum neden bu halde sorusunu sormadan önce o toplumun kadına nasıl davrandığına bakın. Cevap orada gizli.

Uzun uzun bu konu hakkında yazabilirim ama konumuz Nisa Suresi 34. Ayet olduğu için bu konu hakkında yazmayacağım. En azından şimdilik.

Fakat Nisa Suresi’nin 1. Ayetinden bahsedeceğim. Kadının ne kadar muhteşem olduğunu idrak edebilmek adına önemli bir ayet.

Ey insanlar, sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki, sizleri tek bir nefisten (candan) yarattı. Ondan (tek bir nefisten) eşini de yarattı da ikisinden birçok erkekler ve dişiler üretti. Sakının o ALLAH’a karşı gelmekten ki siz O’nun ve rahimlerin (kadınların) hürmetine birbirinizden dilek dilersiniz. Çünkü ALLAH üzerinizde gözcü bulunuyor.

Bu ayeti doğru şekilde çeviren o kadar az ki… Nedenini anlamak zor değil. İşlerine gelmiyor çünkü.

Ayet açıkça rahimler derken, rahimlerin ilk anlamının ne olduğu belliyken, adı Nisa (Kadın) olan surenin ilk ayetinde kadının muhteşemliğinden bahsedilmesi gayet olağanken nereden çıktı bu akrabalık bağı diye sorgulamıyor musunuz gerçekten?

Tabii ki akrabalık bağından da bahsediliyor olabilirdi. Ama bahsedilmiyor. Adı Kadın olan surenin başında tabii ki de kadının muhteşemliğinden bahsediliyor. Hz. Meryem’in cinsel ilişkiye girmeden Hz. İsa’yı doğurmasındaki sebep nedir, hiç düşündünüz mü? Bu mucizevi olay bize ne anlatıyor? Niye bir erkek kadınla cinsel ilişkiye girmeden çocuk sahibi olmadı da kadına (Hz. Meryem’e) bu nasip oldu? ALLAH, sırrın rahimlerde gizli olduğunu anlamamızı istiyor olabilir mi acaba? Biraz düşünmemiz lazım.

Ayet Bize Ne Anlatıyor?

34. ayete geri dönecek olursak tabii ki erkek bu kadar özel yaratılan bir varlığı koruyup korumakla yükümlü. Bu, kadın kendini koruyamaz demek değil. Bu; kadın korunması, el üstünde tutulması, baş tacı edilmesi gereken çok özel bir varlık demek. Kadın o kadar değerli ki ona zarar verebilecek herhangi bir şey olmamalı. Çünkü kadın yaratıcılık gücünü içinde gizleyen bir varlık. ALLAH, Nisa Suresi’nin ilk ayetinde “O’nun ve rahimlerin hürmetine birbirinizden dilek dilemektesiniz.” derken buna vurgu yapar. Ve 34. Ayette kadının gaybı korumakla yükümlü olduğu söylenir. Gayb, kadında saklı olan o muhteşem gücü ifade eder. Gayb, gizliliktir. Kadının gaybı rahmidir. Kadın içinde yaratıcılık gücünü saklar ve onu korumakla yükümlüdür. 34. Ayet bunu anlatır.

Peki kadın yanlış hareketlerde bulunursa ne olacak?

O zaman ona nasihatte bulunulacak.

Peki bu işe yaramazsa ne olacak?

Yataklar ayrılacak.

Bundan sonra hala bir sorun varsa ne olacak?

O zaman kadın tamamen uzaklaştırılacak.

İşte bu kısım maalesef çoğunluğun yanlış çevirdiği kısım.

İdribuhünne kelimesi dövünüz olarak çevrilmiş. Kelime olarak açıklamasını zaten yapacağım ama lütfen aklınızı kullanın ve şunu sorun kendinize. Dövülen kadın erkeği gönülden kabul eder mi? Erkek tarafından dövüldükten sonra hangi kadın nuşuz etmekten vazgeçer? Bu tamamen zoraki bir şekilde verdirilen bir karar olur. “Beni dövdün işte şimdi senden ayrılmayacağım.” Bunu kendi hür iradesiyle diyebilecek bir kadın var mı?

İtaat etmek demek gönülden kabul etmek demek. ALLAH’a karşı itaat de aynı şekilde ALLAH’a gönülden boyun eğmek, O’nunla olmak demek. İtaat etmek bir şeyi zoraki yapmak demek değildir, isteyerek yapmak demektir. Dolayısıyla zaten dövme fikri cümleyi tamamen anlamsız kılıyor. Kadın ya da erkek fark etmez hiçbir insan şiddete uğradıktan sonra itaat etmez. Bunun akılla izahı yok.

İdribuhünne Kelimesinin Kökü

Şimdi de kelimenin köküne inelim. İdribuhünne kelimesi darabe fiil kökünden gelir. Darabe fiili birçok anlama gelmektedir. Seyahat etmek, dışarı çıkarmak anlamına gelir -ki Nisa 101’deki çevirisi böyledir. Vurmak anlamına da gelir. Bazı ayetlerde de bu anlamda kullanılmıştır. Örnek vermek anlamına geldiği gibi uzak tutmak, ayırmak, mahkûm olmak, açıklamak, örtmek, eylemek, göstermek anlamlarına da gelir. Görüldüğü üzere darabe fiilinin çok geniş bir anlam yelpazesi vardır. Bir cümlede ne anlamda kullanıldığı cümleye bakarak kolayca anlaşılabilir.

Nisa Suresi 34. Ayete baktığımızda darabe fiilinin dışarı çıkarmak anlamında kullanıldığını görürüz. Aksini iddia etmek yobazlıktır, ilimden ve ALLAH’ı tanımaktan uzak olmaktır.

Peygamber Efendimiz’in hiçbir kadına vurmadığı da açıkça bilinmektedir. Eğer ALLAH dövmeyi emretmiş olsaydı bunun örneğini Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz’in hayatında da görürdük. Gerçi ben bunu yazarken bile utanıyorum. Bir erkeğin bir kadına el kaldırdığını düşünmek ve bunu ALLAH’ın emrettiğini iddia etmek nasıl bir akıl tutulmasıdır? Bunun böyle olmadığını açıklamaya çalışmak bile korkunç.

Ayet yanlış yapan kadına öğüt verebilirsin diyor.

Ayet yanlış yapan kadına öğüt verebilirsin diyor. O olmadıysa yatakları ayırabilirsin diyor. O da olmadıysa tamamen ayrılma yoluna girebilirsin diyor. Böyle yaptıktan sonra kadın yaptığından pişman olduysa, seni özlediyse, hatasını anlayıp sana geldiyse o zaman işi yokuşa sürme, başka bir şey yapma diyor Yüce ALLAH.

Yanlış çeviride ise önce nasihat edeceğiz yani konuşacağız. Sonra yatakları ayıracağız. Sonuç vermediyse de döveceğiz. Dövdükten sonra gönülden seni kabul ederse (itaatin anlamı gönülden kabul etmedir) başka bir yol aramayacağız. Yani öldürmeyeceğiz herhalde? Peki ya kabul etmezse? ALLAH ayeti eksik bırakır mı? Asla bırakmaz. Onun cevabının da verilmesi gerekmez mi? Diyelim ki kadın şiddete uğradıktan sonra “Ben kocamı seviyorum ve onu gönülden kabul ediyorum.” dedi. (Cidden bu nasıl bir bakış açısıdır?) Tamam muhteşem, hiç sorun yok… Peki ya demediyse? Şiddete uğradıktan sonra doğal olarak ayrılmak istediyse ne yapacağız? Ayrılmak istemeyene kadar dövecek miyiz? Ve son nefesine kadar ayrılmak isterse ölene kadar mı döveceğiz kadını? Yaratım gücünü içine gizlediği varlığın koruyup kollanmasını emreden ALLAH onu dövün nasıl der? Böyle bir şeyi aklınız nasıl alıyor?

Son Söz

ALLAH’ın yaratım gücünü kadının içine gizlemesiyle ilgili çok şey yazabilirim buraya ama şimdilik sadece Mevlana’nın sözünü bırakacağım.

Kadın Hakk nurudur, sevgili değil. Sanki yaratandır, yaratılmış değil.

Nisa 34. Ayete geri dönecek olursam kadınları dövünüz denilmesinin akla mantığa sığan hiçbir açıklaması yok. Zaten birazcık düşünürseniz o çevirinin havada kalan bir çeviri olduğunu da görürsünüz. Çünkü dediğim gibi kadın itaat etmezse ne yapacağız? Bunun açıklaması yok. Fakat dışarı çıkarın şeklinde çevirdiğimizde geri dönerse başka bir şey yapma, onu kabul et, hatalarını yüzüne vurma, ilişkine devam et deniyor. Geri dönmezse zaten boşanma aşamasındasınız artık, evleri ayırın denmiş, üstüne söylenmesi gereken bir şey yok.

Lütfen biraz düşünün, araştırın, doğru kaynakları okuyun ve ALLAH’ın kelamını doğru şekilde algılayıp yaşayın. Yoksa her şey için çok geç olacak.

You may also like...

Travesti Eskort ,Pasif Travesti,istanbul Travesti, Beşiktaş Travesti, silivri Travesti, Halkali Travesti, Tuzla Travesti, Halkali Travesti, istanbul Travesti, istanbul Escort, Beylikdüzü Escort, Avcılar Escort, Gebze Escort, Üniversiteli Escort,balıketli Escort,zenci Escort,dominant Escort,Rus Escort,Rus Escortistanbul Escort, Beylikdüzü Escort, Avcılar Escort, Gebze Escort, Üniversiteli Escort,balıketli Escort,zenci Escort,dominant Escort,Rus Escort,Rus Escortankara eskort,ankara escort