İlk sezonunu bir günde bitirdiğim (bunu nasıl başardığımı bilmiyorum) 2. Sezonunu yaklaşık bir haftada bitirdiğim o dizi: SQUID GAME!
Gün gün saymadım gerçi ama ikinci sezonu izleme sürem ilk sezona göre uzundu. Bu da 2. Sezonu ilk sezon kadar sevmediğimin kanıtı tabii.
İkinci sezonun üçüncü sezon için geçiş sezonu olduğu belli. Olayların çözümlenmesini beklemiyordum ben de ama son sahnesinin daha vurucu olmasını beklerdim. Üçüncü sezonu iple çekmemi sağlayacak bir son olmadı mesela. Daha çok “Yarım kaldı.” hissi oldu. Ama üçüncü sezonu iple çekmeme sebep bir şey olmadı.
Yeni Oyunlar Yeni Kurallar
Oyunların değiştiğini görüyoruz ikinci sezonda. Bazı kurallar da değişiyor. Değişmeyen tek şey insanların aç gözlülüğü. Bu oyun bitmez. Ya da biter mi bilemiyorum, üçüncü sezonu izlemedik sonuçta ama normal şartlarda bitmemesi lazım. Çünkü insanların aç gözlülüğü bitmiyor. İnsanlar aç gözlü oldukça bu oyun biter başka oyun başlar. Bitti sanırken yeni bir başlangıç olur. Bu oyunu besleyen, insanların kendi aç gözlülüğü çünkü, başka bir şey değil. Ve dizinin bunu anlatıyor olmasını çok seviyorum. İlk sezonda da en çok bunu sevmiştim. İkinci sezonda da en çok bunu sevdim.
Aslında düşününce oyunun lideri gibi konuştum ama gerçek bu değil mi?
Liderimiz “Dünyanın düzeni değişmedikçe oyunun da sonu gelmez.” diyor. E haklı. Ha onların yaptığı gibi açık açık öldürmüşsün ha savaş adı altında masumların canını almışsın. Ne fark ediyor? Güçlü olan her zaman zayıfı yeniyor. Zayıfların kötülüğü ve açgözlülüğü de bu durumu besliyor. Zayıflar birazcık aklını kullansa zayıf değil güçlü olacak mesela. Güçlerini birleştirseler ve iyilikle hareket etseler güçlü olacaklar ama bencilce, açgözlülükle hareket edince zayıf olarak kalıyorlar ve kaybetmeye mahkûm oluyorlar.
Dünyanın Düzeni Bu
Seong Gi Hun (ana karakterimiz) dünyanın düzeni bu temalı konuşmaya saçma sapan bir cevap veriyor bence. “Kendinizi kandırmayın.” tarzında boş boş konuşuyor. Yok at yarışı oynatıyorlarmış da yok hepsi bir yarış atıymış da falan filan. Bomboş laflar, başka bir şey değil…
Adamlar size zorla bir şey yaptırıyor mu? Hepinizin rızası oluyor. Tokat yiyerek kazandığınız oyun sonrası nasıl bir oyun bekliyor olabilirsiniz acaba? (Gong Yoo’ma birazdan değineceğim.)
Tamam evet, ilk oyunda kimsenin bir şeyden haberi olmuyor ama sonrasında kazanma hırsı gözlerini öyle bir bürüyor ki başkalarının ölümünden para kazanma ihtimali umurlarında olmuyor. Çünkü ya kazanırlarsa? Ya büyük ödülün sahibi olurlarsa? Bu ihtimalden başka bir şey düşünemez oluyorlar.
Bu oyunlarda her şeyiyle masum olan çok az insan vardır. Dolayısıyla bu açgözlü olmaları detayı önemli bir detay ve ben buna ister istemez odaklanıyorum. Hayır; oyunu oluşturanlardan biri değilim.
Hadi biraz daha açalım…
Evsizlere Gong Yoo’cuğum piyango ve yemek teklifinde bulunuyor. Ya yemek yiyecekler ya da piyango oynayacaklar. Yemeği sadece bir kişi seçiyor. Onun dışındakilerin hepsi piyangoyu seçiyor. Kazanamıyorlar da. Ama yine de onu seçiyorlar. Bir tarafta kaybetme ihtimalleri yüksek olan bir piyango var diğer tarafta karınlarını doyurmalarını sağlayacağı kesin olan bir yemek var. Kaybetme ihtimalleri olmasına rağmen piyangoyu seçiyorlar. Neden? Çünkü ya kazanırlarsa? Açgözlülük işte bu. Günümüzde de farklı bir durum yok. Toplumlar kendilerini sorgulamadan sürekli başka şeyleri eleştirip duruyor ama hiçbir toplum hak etmediği bir muamele görmez. Düşünmek, akıl etmek zorundayız -ki kazanalım.
Aklımızı kullanmazsak da bu oyundaki gibi kaybederiz işte.
Gong Yoo’ma Değineyim
Ben bu adamı çok seviyorum. Ekmeklerin üzerinde tepindiği o an istemsiz bir şekilde güldüm. Hele saçını düzelttiği o an yok mu… Ama işte nimetin üzerinde tepinmeyecektin aşkım. Yaptığın en büyük hatalardan biri…
Peki Rus ruleti sahnesinde oyunun kurallarına uyup kendini vurması… Bambaşka bir seviye. Özleyeceğim seni. Akıl hastasıydın falan ama seyir zevki veriyordun. Buradan Gong Yoo abime bol bol sevgiler, öpücükler gönderiyorum. Kendisini ayrı severiz ♡
Gi Hun Abimin Yanlış İnsanlara Güveniyle Benim Yanlış İnsanlara Güvenim Yarışır
Yorumlamaya devam ediyorum ve Gi Hun abim sen şaka mısın demek istiyorum. İlk sezondan da mı akıllanmadın? İlk katıldığımda aramıza birini koymuşlardı, ya yine aramızda biri varsa diye hiç mi şüphelenmedin? Bu neyin güvenidir yahu? Neden hep yanlış insanlara güveniyorsun? Yapma etme be abim.
Yanlış insanlara güvenmek ile ilgili yarışmaya girdin ama rakibin Gi Hun gibi bir durum var ortada maalesef…
Onun dışında diziyi izlerken Moon Lovers’taki ikinci erkek, The Heirs’tan da tanıdığımız Ha Neul Kang bir şey yapacak diye bekledim. Çünkü “Yine güvenilmez çıktın.” tarzında yorumlar okumuştum. Ama hiçbir şey yapmadı çocuk. Arkadan vuracak falan sandım, o da yok. Sadece korktuğu için geri çekildi -ki o da gayet anlaşılır bir durum. Kaldı ki geri çekilmeseydi trans birey, şarjörleri almak için geri dönmeyecek, çatışmanın asıl olduğu yerde kalacak ve ölecekti. Bu korkusu trans bireyin de hayatını kurtardı bir nevi. İyilik bile yapmış olabilir yani. Şarjör alsaydı kazanacaklardı sanki… Hem kendi canını hem de Hyun Ju’nun hayatını kurtarmış oldu. Razıyım ben. Bazen oyuncuya ya da oyuncunun daha önceden canlandırdığı karaktere öyle öfke dolu oluyorsunuz ki objektif olamıyorsunuz arkadaşlar. Sadece söylüyorum.
Bu arada trans birey demişken kendisini canlandıran oyuncu Park Sung Hoon’u çok başarılı buluyorum. Queen Of Tears yorumumda da kendisine övgüler yağdırmıştım ama iğrenç ötesi bir story atmış ve bu sebeple gözümüzden düştü tabii. Burada oyunculuğunu sayfalarca övebilirdim ama övmeyeceğim. Gözümüzden gönlümüzden düşen düşene dırı dırı dımmm
Wi Wi Wi’m Hakkında da Yazayım
Ben kendisine sürekli Wi Wi Wi deyip duruyorum. Adamın adı Wi Ha Joon ama instagramı yüzünden benim için Wi Wi Wi…
Her neyse… Adı ne olursa olsun ben bu adama hayranım. Taş meteor artık ne derseniz deyin bu adam bambaşka bir olay. Kendisini izlemeyi çok seviyorum.
Kardeşim benden önce izledi diziyi. Diyor ki “İlk 2 bölümde bir şey yok zaten abla. Oyunlara başlamıyorlar.”
İzledim ve dedim ki “Kızım nasıl bir şey yok? Wi Ha Joon ve Gong Yoo o bölümlerde bol bol var. Asıl o bölümler değerli.”
İşte herkesin dizi izleme anlayışı farklı 😊
Wi Ha Joon’un rol yeteneğini, gül yüzünü, fiziğini görebildiğim her an için Squid Game’e teşekkürü bir borç bilirim!
Rol yeteneğini de cümlenin başına yazdım ama pek inandırıcı olamadım bence. Neyse, en azından denedim…
Beni En Çok Sinirlendiren Neydi Peki?
Ezik oyunculardan biri (adını bilmiyorum şu an) beni çok sinirlendirdi arkadaşlar. Bu çocuk başkalarının kendisini ezmesine izin veren bir karakterdi. Kendine güveni yoktu, pısırık bir tipti. Kendine güvenen, cesur kızımız da bu çocuğu korudu. Hep bu çocuğun yanında oldu. Sonra ne oldu peki? Bu çocuk tarafından harcandı. Merhametinizin düzeyi çok önemli işte. Buna benzer bir olay yaşamıştım ergenlik zamanlarımda, belki de o yüzden çok sinirlendim. Üzülüp yardımcı olmak istiyorsunuz, onu koruyup kolluyorsunuz ama dengeyi şaşırırsanız şaşkınlığa uğrayabiliyorsunuz. Gereğinden fazla merhamete hiç gerek yok o yüzden. Kimse ALLAH’tan daha merhametli değil, buna gerek de yok zaten.
Kızımızın ölümü çok üzdü beni. Çocuğa da aşırı kinliyim bu arada. Yaşamaya devam ederse olay çıkar, şimdiden söyleyeyim…
3. SEZONU BEKLİYORUZ…
Her karakter hakkında yazmak istemiyorum. Çünkü hikayeleri bitmedi. Hikaye devam ederken yazacağım her şey havada kalacakmış gibi hissediyorum. Yani dizi bitmediği için tam yorum yazamıyorum. Liderin son anda arkadan vurması beklenen bir şeydi zaten, bunun hakkında da yazmama gerek yok bence. En azından şu an. Liderin hikayesi de henüz bitmedi çünkü. Motivasyonunu, iç dünyasını iyice bir öğrenelim istiyorum. Gerçi öğrenemeye de biliriz ama o zaman da öğrenemediğimiz için eleştiri yazısı yazarım… Şu an eleştiri de dahil olmak üzere bir yazı yazamayacağım çünkü dediğim gibi biten bir hikaye yok. Her şey olabilir.
Liderimizin derdi Gi Hun’u öldürmek değil, bizi karşına aldığın için pişman olacaksın demek, bunu söyleyebilirim en azından. Onu öldürmek değil, süründürmek istiyorlar. 3. Sezonda, öldürmediklerine pişman olacaklar büyük ihtimalle ama niyetleri bu. Onu yaşarken öldürmek istiyorlar, bir ölü gibi yaşasın istiyorlar. Ve şu an başarılılar -ki zaten Gi Hun oyunu sonlandırsa dahi adamlar bu konuda başarılı olmuş olacak. Gi Hun’un psikolojisi harap oldu. Yani tamam psikolojisi hiçbir zaman iyi değildi ama tam anlamıyla çöktü artık.
Gi Hun’un Motivasyonu…
Gi Hun’un “Artık kimse ölmeyecek.” şeklinde bir motivasyonu var ve bu motivasyonu bana geçmiyor açıkçası. İyi o zaman dünyadaki savaşları da bitir abim, yapabiliyorsan. İnsanların aç gözlülüğünü bitir, kötülüğünü bitir, herkesin içine iyilik tohumları ek. Ancak o zaman başarılı olabilirsin. Yani bu adamın kahramanlığa soyunması çok saçma geliyor bana. Dünyanın düzenini değiştir değiştirebiliyorsan. Bu oyunu bitirmek bir çözüm değil ki. İnsanın bu kötü karakteri değişmedikçe bu oyun biter, başka bir oyun başlar dediğim gibi.
Ha savaşmayalım demiyorum tabii ki ama mantıklı savaşalım. Gi Hun’un oyunlara tekrar girmesi nasıl bir mantıktır mesela? Ya ölseydi? Garantisi mi var? Ölmediyse ölmesini istemedikleri için ölmedi, şansı yaver gitti. Öle de bilirdi -ki adam ölmek mi istiyor diye de düşünüyorum.
Gi Hun bana şey gibi geliyor… Varlığına sebep arayan bir adam gibi… Hayatta hiçbir şey başaramamış bir adam bu oyunu bitirirse kahraman olup varlığına bir sebep bulacakmış gibi hissediyor bence. Yoksa yaptıkları zerre mantıklı değil.
Hepimiz ölüm görüyoruz, hepimiz üzülüyoruz. Üzülmemiz için ölenlerin tanıdığımız insanlar olmasına da gerek yok. Masum canların kaybı hepimizi üzüyor ama gidip onları katledenlere savaş açmıyoruz. Çünkü çözümün bu olmadığını biliyoruz. Tabii ki elimizden geleni yapıyoruz ama dünya düzeni değişsin diye uğraşıyoruz aslında. İyi insanlar artsın, bilinçli insanlar artsın diye uğraşıyoruz. Gidip de oyuna/savaşa girmiyoruz ve Gi Hun göz göre göre savaşa giriyor. Ben bunu böyle yorumluyorum ve çok saçma buluyorum.
Onun dışında yorumlayacak bir şey yok henüz. Yani benim açımdan yok. Umarım 3. Sezon 2025’in ilk yarısında gelir diyorum.
Dizi yarım kaldı çünkü, tamamlanmasını bekliyoruz. Bazı karakterlerin hikayesini çözemedim mesela ama onlar hakkında şu an yazmama gerek yok dediğim gibi. 3. sezonda hikayelerini çözeriz büyük ihtimalle, ben de o zaman yazarım artık. Şimdi ne yazsam havada kalacak. Çünkü sezon çok havada kalmış. Yorumum da yarım o yüzden maalesef.
Umarım en kısa sürede 3. Sezonu izleriz de ben de tam bir yorum yazabilirim. Şimdilik bu kadar, görüşmek üzere!